“Gezegenimiz tehlike altında!” Kulaklarımız bu uyarıya ne kadar da aşina artık değil mi?!
Çok değil, henüz 90’ların başında ozon tabakasının delindiğini duyduk önce. Önlem alınmazsa olacaklara dair yazılan, çizilen, söylenen her şey Hollywoodvari bir bilim-kurgu filmi kadar yakındı bize. Malum son sevimsizdi ancak öngörülebilen tablo konuya duyarlı adımlar atmak için ikna edici güce sahip değildi. Fakat sadece 20 yıl sonra, hepimizin tereddütsüz hemfikir olduğu o acı gerçekle yüz yüze kaldık bile: Yıllar boyunca tabiata çok fazla zarar verdik. Yarattığımız hasarı toparlayabilmek için hızla ve hızlı adımlar atmamız gerekiyor.
Bugün dünyanın önde gelen ülkelerinde toplumu ve ekonomiyi yönetmeye aday olanların en önemli vaatleri arasında çevreyle ilgili konular yer alıyor. Nitekim bugünkü ABD Başkanı Barack Obama 2008 yılında başkanlığa aday olduğunda, en fazla karbon salımı yapan ülkeler arasında olan ABD’de karbon salımlarını 2050 yılına kadar yüzde 80 azaltma vaadinde bulundu. Levi’s geri dönüşümlü kumaş kullanmaya başladı… Örneklerini çoğaltabileceğimiz benzeri dönüşüm adımları; yarınımıza yön veren politikaların, sistemlerin, irili ufaklı tüm şirketlerin bir numaralı gündem maddesi artık.
Son yıllarda artan bir ivmeyle, çeşitli kişi ve kuruluşlar çevre konusunda belli bir bilinç oluşturmak için canla başla çalışıyor. Sokakta yürürken, koşarak işe yetişmeye çalışırken çevremizde veya evde televizyon başında herhangi bir kanalın ana haber bülteninde görmeye alıştığımız bu çevreci oluşumlar ne yapıyor? Eylemlerinin temelinde hangi değerler yer alıyor?
Tüketerek üreten insanın gezegende açtığı yaranın bedelini ödemek şimdi tüm insanlığa düşüyor. Bundan kaçış yok. Kimin daha fazla kirlettiği, bedeli kimin ödediği ya da ödeyeceği konusunda yapılan siyasetin de felsefenin de hiçbir anlamı yok. Çünkü iklim parsellenemez! Az kirleten, çok kirleten ve hiç kirletmeyen; herkes aynı havayı soluyor. Bir an önce kendimize şu önemli soruyu sormalıyız artık: “Gezegen için, gelecek için ve aslında bugün için ben ne yapabilirim?”
Optimist Kitap tarafından Ekoiq Kitaplığı dizisinin yedinci kitabı olarak yayınlanan, Temel Karataş’ın kaleme aldığı Hava, Su ve Toprak İçin 100 Yeşil Adım isimli kitap iyi bir başlangıç noktası sunuyor. Günlük hayatınızda tercihlerinizi belirlerken öncelik vereceğiniz küçücük değişimler sizin, sevdiklerinizin ve dahası dünyanın ömrünü biraz daha uzatıyor.
Doğayla mücadele eden değil, doğayla ki aslında kendi doğasıyla uyum halinde yaşayan insan olmayı – yeniden – öğrenmekle başlayacak her şey…