Türkçesi, Mayıs 2012’de, Optimist Kitap tarafından yayınlanan Brandwashed isimli ikinci kitabıyla Martin Lindstrom, yirmi yıldan uzun süredir pazarlama dünyasının oyun kurucularından biri olarak tanık olduğu tüm çarpıcı gerçekleri tribünlerle paylaştı. Lindstrom yeni kitabında, pazarlama ve reklamcılık sektörünün uyguladığı hileleri, aynı zamanda bir tüketici oluşunun yarattığı gerilimle bizlere anlatıyor.
Hızla gelişen sosyal teknoloji çağında varolabilmek için tüm stratejilerini revize etmek ve sık sık güncellemek zorunda olan şirketler, aynı zamanda müşterileriyle de artık sosyal medya araçlarıyla etkileşime giriyor. Yatay bir etkileşimin hakim olduğu bu yeni mecra, şirketler için yeni bir iletişim dili ve biçimi yaratmayı da zorunlu kılıyor. Lindstrom, kişisel blogunda okurlarına sunduğu bir anket çalışmasıyla, bu yeni alanın sunduğu yeni olanakların marka imajı ve müşteri ilişkileri açısından doğru kullanımının reçetesini yazdı. İşte size 10 maddede sosyal medya çağında şirketler için yeni etik kurallar:
“Müşterilerinizi, markanızı satın almaya ikna etmek için kullanabileceğiniz iki yol vardır. Açık olup onlara dürüstçe yaklaşırsınız ya da entrikalarla örülmüş bir yol tercih edersiniz. Seçim sizin. Ancak unutmayın ki, müşterileriniz gerçeği eninde sonunda fark edecektir.
- Çocuk müşterilerinize karşı, kendi çocuklarınızla ilişkinizde tercih etmeyeceğiniz yöntemlere başvurmayın. Daha geniş açıdan bakmak gerekirse, markanızın tüketicilerine, ailenize ve arkadaşlarınıza karşı takınmayacağınız tavrı takınmayın.
- Yeni bir ürün veya hizmeti piyasaya sunmak üzereyken hazırladığınız her bir kampanyanın, hedef kitlenizin tüm beklentilerini etik olarak karşıladığından emin olun.Hedef kitlenizi temsil edecek bir müşteri örneklem grubu oluşturun ve ürünün nasıl algılandığına bir bakın. Tüketicilerin son kararı vermesine izin verin.
- Yarattığınız algı gerçeklerle örtüşmelidir. İkna edici algılar yaratmak üzere zekice yalanlar sıralayacak kadar yetenekli olabilirsiniz, fakat bunlar gerçekler karşısında ne kadar dayanabilirler? Böylesi bir uyuşmazlık durumunda, algıyı ve gerçekliği senkronize hale getirmek için, ikisinden biri usulüne uygun biçimde düzenlenmelidir.
- Yüzde 100 şeffaf olun. Daha az değil! Tüketiciler, onlar hakkında neler bildiğinizi bilmeye ihtiyaç duyar. Dahası, bu bilgilerin ne amaçla kullanılacağını da onlara kesinlikle açıklamış olmalısınız. Eğer karşılaştıkları durumdan memnun kalmazlarsa, adil ve kolay bir çıkış opsiyonu sunmalısınız.
- Hemen her ürün veya hizmetin bir dezavantajı vardır—negatif yönleri gizlemeyin, bunları anlaşılması kolay ve basit bir dille, olduğu gibi anlatın.
- Tüm ciro ve referanslarınız konusunda gerçekçi olun. Herhangi bir şeyi uydurmayın!
- Ürününüzün yerleşik bir son kullanma tarihi mi var? Eğer öyleyse, bu konuda açık olun ve bunu net ve basit bir yolla belirtin.
- Akran çocuklar arasındaki rekabet duygusunu körüklemeyin. Kendi çocuklarınız böylesi bir baskıyla karşılaşsa ne kadar rahatsız olacağınızı düşünün.
- Markanızın çevresel etkileri (karbon ayak izi ve sürdürülebilirlik faktörleri) hakkında açık ve şeffaf olun.
- Paketlerinizde ya da reklamlarınızda yer alması gereken yasal zorunluluklarınızı gizlemeyin veya karmaşıklaştırmayın. Bunlar, diğer reklam mesajlarınız gibi, ambalaj üzerinde kolay anlaşılır bir dille işlenmiş olmalı.”