Harvard Business Review’un en seçme makalelerinin yer aldığı “Mutlaka Okunması Gereken 10 Kitap” dizisinin ilki “The Essentials” (Esaslar) Türkçeye çevrildi.
Kitabı sadece profesyonellere değil; iş hayatının her kademesindekilere tavsiye ediyorum. Başarıya götürecek altın değerinde bilgiler içeriyor
Harvard vardı da biz mi okumadık” diyenlerin bahanesi kalmadı. Dünyaca ünlü Amerikan Harvard Üniversitesi’nin kendisi kadar meşhur Harvard Business Review (HBR) dergisinde yer alan ve ses getiren makalelerden oluşan kitaplar dizisi, nihayet Türkçe’ye çevrildi.
Dünyaya ve şirketlere yön veren liderlerin okuduğu Harvard Business Review Dergisi, değişen dünyada yeni işletme teknikleri, yükselen ekonomiler, liderlik gibi konularda “akıllı” (smart) makaleleriyle profesyonellere 90 yıldır ışık tutuyor. Yeni müdür olanlara, deneyimli yöneticilere, yükselen liderlere pratik fikirler veriyor. Yılda 10 kez yayınlanan derginin satış rakamı 250 binin üzerinde. Ayrıca Türkçe dahil 12 dilde çevirileri mevcut. Harvard Business Review son yıllarda iş çevrelerinde büyük sükse yapınca, dergi yönetimi de en iyi makalelerini tekrar ele alıp, bunlardan oluşan bir kitaplar dizisi basıp satmaya başladı. Bu seçkin koleksiyona “Okunması Gereken 10 Kitap” adı verildi. Oldukça da başarılı oldu. HBR’nin “Okunması Gereken 10 Kitap” dizisinin ilki “Esaslar” (The Essentials) Optimist Yayınevi’nden Türkçe olarak çıktı.
327 sayfalık kitapta Harvard Business Review’da 1960’la 2010 arasında yayınlanmış 10 makale yer alıyor. “Makalelerin hiçbiri güncel değil” diyebilirsiniz ama hepsi çok iyi seçilmiş. Tartışılan liderlik ve yönetici eksikliği konuları şirketlerin hâlâ en büyük sorunu. Günümüz koşullarına bu kadar “cuk oturan” bir eseri son dönemde okumamıştım.
Kitaptaki makalelerin dikkat çekici başlıkları ise şöyle: Yıkıcı Değişimin Meydan Okumasını Göğüslemek, Analize Dayalı Rekabet, Kendini Yönetmek, Lideri Lider Yapan Nedir?, Dengeli Sonuç Kartını İşe Yarar Hale Getirmek, İnovasyon, Değişimi Yönetmek, Pazarlama Miyopluğu, Strateji Nedir?, Şirketin Çekirdek Yetkinliği…
“Esaslar”, ilk bakışta, kapak ve içerik itibarıyla size biraz akademik bir çalışma gibi gelebilir. Her biri ortalama 30 sayfa civarındaki makaleleri kaleme alan kişiler neticede konularında uzman akademisyenler, profesörler. Ama makaleler kitabi değil, gerçekten somut bilgiler içeriyor. Üstelik son derece basit, sade bir dille yazılmışlar.
FİKİRLER ÖZETLENİYOR, PRATİĞE UYARLANIYOR
Yukarıda başlıklardından da anlaşılabileceği üzere; herhangi bir şirkette dramatik bir değişim yaşandığında nasıl rekabet edileceği, analizin önemi, kişinin kendini tanıması, en iyi performansı hangi şartlarda göstereceğini anlaması, bütün liderlerin ortak noktası, şirket inovasyonlarının klasik tuzakları ve bunlardan nasıl sakınılacağı, neden birçok dönüşümün başarısız olduğu gibi konular işleniyor. Makaleler, tarihi kişiliklerin deneyimlerinden (Napolyon, Churchill, Eisenhower vs.) ya da bire bir şirket hatalarından bahsederek, gerçek olaylardan örneklemeler yapıyor.
Her makale ayrıca okumayı kolaylaştıran “Özet Fikir” ve “Pratik Fikir” adlı bölümlere/kutulara da sahip. Özet fikir bölümünde anlatılmak istenen fikrin, oldukça geniş ama madde madde ve tablolarla özeti veriliyor. Pratik fikir bölümünde ise nasıl hayata geçirilebileceği şirketlerden ve yaşanmış olaylardan örneklerle yine maddeler halinde anlatılıyor. Makalelerin birçoğu kendi içinde ayrıca mini makaleler içeriyor. Buralarda da “Duygusal Zeka Sonradan Öğrenilebilir mi?”, “Japon Şirketleri Stratejiyi Nadiren Düşünür”, “İnovasyondan Öğrenilecek Dersler”, “Gelişmekte Olan Sektörler ve Teknolojiler”, “İstatistiğin Yardımına Koşmak”, “Gelişmekte Olan Sektörler ve Teknolojiler” gibi başlıklar gözüme çarpanlardan bazıları…
İnovasyon-Klasik Tuzaklar makalesinde örneğin “Planlama ve denetim sistemine esneklik katın” diye bir bölüm var. Bana son derece mantıklı geldi. Çünkü beklenmedik olaylar, her atılımda yaşanır. Özel fonlar ayırmak gereklidir. “İlk bakışta çok küçük görünen fırsatları reddetmek, sadece yeni ürünlerin değerli olduğunu varsaymak” yine profesyonellerin yaptığı strateji hataları arasında sayılmış ki, son derece doğru. Bu bölümde, başarılı bir inovasyon yaparken yapılan stratejik hatalar sayılıyor. Bunlara çareler de üretiliyor.
“Lideri Lider Yapan Nedir?” makalesi ise şöyle başlıyor: “İş dünyasında herkesin son derece zeki, son derece becerikli bir yöneticinin, getirildiği liderlik konumunda başarısızlığa uğramasına dair duyduğu bir hikâye mutlaka vardır.
Olağanüstü olmamakla birlikte sağlam bilgi ve birikime sahip başka biri, benzer konuma atandıktan sonra hızlı bir yükseliş göstermesi de bilinen bir hikayedir.” Akademisyen yazar, Daniel Goleman, “Lideri Lider Yapan Nedir?” soruna şöyle cevap veriyor: “Liderlerin hepsi duygusal zeka denen şeye bir ölçüde sahiptir. Bundan IQ düzeyinin konu dışı olduğu sonucu çıkmaz.” Büyük liderleri küçüklerinden ayıran en büyük fark Goleman’a göre IQ ya da teknik beceriler değil, duygusal zekadır (EQ). En iyi liderlerin, hem kendi, hem de takipçilerinin performansını yükselten zeka becerileri vardır. Yazara göre bunlar öz-bilinç (kişinin kendi güçlü-zayıf yanlarını bilme), kendini ayarlama (kendini kontrol etme), motivasyon (başardığı işlerden zevk alma), empati ve sosyal becerilerdir (çalışma arkadaşlarıyla sosyal ilişkiler). Ve sıkı durun! Yapılan istatistikler yöneticileri duygusal zeka becerilerine sahip şirketlerin kâr paylarını yüzde 20 artırdığını saptamış.
OKUR MUSUN YOKSA DİNLEYİCİ Mİ?
Yine okunmasını şiddetle tavsiye ettiğim kitaptaki bir başka makalenin başlığı ise “Kendini Yönetmek…” Yetmişin üzerinde yayınlanmış 34 kitabı bulanan yazar, öğretmen ve danışman Peter Drucker’a göre bir kişinin bilmesi gereken ilk şey “Okur mu, yoksa dinleyici mi olduğu”dur. Çok ilginç değil mi? Çok az insan kendisinin bunlardan hangisi olduğunu bilir. Örneğin eski ABD Başkanı Eisenhower, bir dinleyici değil de okur olduğunu asla bilememiş. Orduda generalken, basın toplantılarında kendisine sorulan sorulara gösterişli cümlelerle yanıtlar vererek kitleleri hayran bırakan Eisenhower; Başkan olduğunda basının alay konusu olmuş. Nedeni ise, Eisenhower’ın generalken basın toplantısında yöneltilecek soruları öncede istetip hazırlanması, Başkanken ise bu imkanı bulamayışı imiş. Başkan olduğunda, kendisine yöneltilen soruları hiçbir zaman doğru dürüst dinlemeyen, umursamayan Eisenhower, sürekli alakasız başka konular anlatmaya başlamış. Üstelik İngilizceyi anlamsız ve dilbilgisine aykırı cevaplarla da berbat edermiş. Eisenhower’in düştüğü bu durum aslında kendisinin, görevine okuyup da hazırlanan; dinlemekten zevk almayan bir insan tipi oluşundan ve bunun farkına varamamasından kaynaklanıyor.
Eisenhower’ın hemen arkasından seçilen Roosevelt ve Truman ise iyi birer dinleyici olduklarını bildiklerinden, basın toplantıları herkese keyif verirmiş.
GENERAL PATTON, İYİ BİR İKİNCİ ADAMDI
Peter Drucker’ın kaleme aldığı “Kendini Yönetmek” makalesinde beni etkileyen bir başka bölüm de “Bazı insanların ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar en iyi, emir altındayken çalıştıkları gerçeği…” Yani ikinci adamların, birinci adam olduklarında başarılı olamadıkları. Makale; kişinin kendi ile igili bu gerçeği mutlaka bilmesi gerektiğini söylüyor. Örnek olaraksa İkinci Dünya Savaşı’nın Amerikalı büyük askeri kahramını General George Patton gösteriliyor. “Patton Amerika’nın en iyi birlik komutanıydı. Ancak bağımsız bir komuta görevi için önerildiğinde, Amerikan Genelkurmay Başkanı -ve muhtemelen Amerikan tarihinin en başarılı insan sarrafı- General George Marshall, ‘Patton Amerikan ordusunun şimdiye kadar yetiştirdiği en iyi emir subayıdır, fakat en kötü komutanı olacaktır’ demişti.”
Bazı insanlar, bir ekibin üyesi olduklarında işlerini en iyi şekildi yaparlar, bazılarıysa yalnızken bunu başarırlar. Bir liderin kendisine sorması gereken önemli sorulardan biri “Bir karar alıcı olarak mı, yoksa bir danışman olarak mı sonuçlar üretiyorum” sorusudur. Çünkü insanların büyük çoğunluğu, işlerini en iyi şekilde danışman olarak yerine getirir ama karar alma sorumluğunu ve baskısını üstlenemezler. Kitap bu gerçeği yüzümüze vuran daha birçok anekdotla dolu.
Profesyonelleri hedef alan, bana göreyse iş hayatındaki herkesin okuması gereken “akıllı iş yönetimi” bilgilerini toplayan Harvard’ın “Esaslar” kitabını, önemsediğim bazı makalelerden alıntılar yaparak anlatmaya çalıştım. Kitap söylediğim üzere kolay okunur, uzun olmayan, işin uzmanınca yazılmış 10 makeleden oluşuyor. Evden işe giderken, uçakta, trende ya da terminalde beklerken makele bazında okuyup biterebilirsiniz, benden söylemesi…
GÜNEY ÖZTÜRK – Vatan Kitap