Tom Peters “Okuyun” Diyor…

Efsanevi yönetim gurusu, iş yaşamında başarılı olmak için en etkili stratejinin kafanızı kitaplara gömmek olduğuna inanıyor.

Screen Shot 2016-06-08 at 12.51.38.png

Efsanevi yönetim gurusu, iş yaşamında başarılı olmak için en etkili stratejinin kafanızı kitaplara gömmek olduğuna inanıyor.

Tom Peters. Kim olduğunu biliyorsunuz. O ve Bob Waterman, tüm zamanların en çok satan kitaplarından birini yazdılar: In Search of Excellence: Lessons from America’s Best-Run Companies

Peters, iş kitapları dünyasını durgun sulardan bir çağlayana dönüştüren birkaç kişiden biri; 1.8 milyon kitapla Amazon’daki en büyük beşinci kategori. Bu kitaplardan 29’unu o yazdı, bu kitaplar 10 milyonun üzerinde  sattı. Bu süreçte Peters iş gurusu teriminin oluşmasına katkıda bulundu ve Madonna’dan daha fazla insanı etkiledi. 73 yaşında, farklı nesillerden oluşan hevesli bir kitleye hitap ediyor ve 135.000 Twitter takipçisi var. 

Çünkü Peters doymak bilmez bir okur. New England kışlarından kaçıp Yeni Zelanda’ya yerleşen Peters’la kitaplar hakkında konuştuk.

“Massachusetts’teki bir komşumuzdan bahsetmek istiyorum. 18 ay önce birlikte yemek yiyorduk, durup dururken, ‘Büyük şirket CEO’larının en büyük sorunu nedir, biliyor musun?” dedi. ‘Sana en az 70 şey sayarım” dedim. Ağzındaki baklayı çıkardı: “Yeterince okumuyorlar.”

Çok genç yaşta okumaya başlayan Peters, arkadaşının haklı olduğunu biliyordu. “Annem beni Güneyli gibi yetiştirdi, 3 yaşında okumaya başladım. Nazikseniz ve okuyorsanız, başarı yolundaki ilk 75 adımı atmışsınız demektir.” 

“Sürünün yarım adım önünde olduğumu düşünüyorum. Ama üç yıl önce, özellikle teknoloji alanında olup biten onca şeyden sonra, 25 adım geride olduğumu fark ettim. O günden bu yana teknolojiyle ilgili yaklaşık 250 kitap okudum. Size 50 kitap sayabilirim. Bunların içinde beni en çok etkileyenler Rise of the Robots [Martin Ford], Automate This [Christopher Steiner] ve özellikle The Second Machine Age, [Andrew McAfee and Erik Brynjolfsson.]” 

Peters her şeyi aşmış gibi davranmıyor. “Şunları dürüstçe söyleyebileceğim noktaya kadar okuyorum: (a) O kadar da geride değilim; (b) okuduğum için benden çok daha ileride olması gerekenlerden daha ilerideyim ve (c) iş dünyasındaki çok ünlü insanlarla konuştuğumda, onlara henüz okumadıkları en az altı kitap tavsiye edebiliyorum, bu da beni partilere davet etmelerini sağlıyor. Bir strateji var ve o strateji de okumaktır. Bir konu hakkında 100 kitap okursanız, çok daha zeki olursunuz.”

Mütevazı Deneme

Tevazu, Peters’in saygı duyduğu bir nitelik ve bu nitelik anlatmak istediği ilk birkaç kitapta da kendini gösteriyor. “Listemin en üst sırasına Daniel Kahneman’ın Thinking, Fast and Slow kitabını alıyorum çünkü insanların verdikleri kararların berbat olduğunu anlaması gerekiyor.” 

Bilişsel önyargılarla ilgili diğer bir kitap da Daniel Simons’un adını ünlü bir deneyden alan The Invisible Gorilla’sı. Psikoloji profesörleri Daniel Simons ve Christopher Chabris,  insanlara bir video izletip, halka oluşturan bir grup basketbolcunun kaç pas yaptıklarını saymalarını istemişler. Paslaşma sırasında goril kostümü giymiş bir adam halkanın ortasına dalıyor ve göğsünü yumruklayıp çıkıyor. Deneye katılanların neredeyse yarısı gorili görmüyor.

Peters özellikle kendimizi bir şey sandığımız bilişsel önyargılardan nefret ediyor. “Fooled by Randomness’ı çok beğendim. Nick Taleb, zeki anne-babadan doğmuş olmak gibi bir şansınız varsa ve çok ama çok çalışırsanız, istatistiksel olarak oldukça iyi bir kariyer yapabileceğinizi gösteriyor. Kariyeriniz ‘oldukça iyi’den de iyiyse, bu tamamen şansla ilgilidir. Hayatta daha fazla inandığım bir şey yok. Şu dünyada küçümsediğim tek insan tipi ise, bunu hak ettiklerini düşünen başarılı insanlar.”

Peters’ın en sevdiği bilişsel önyargı kitapları arasında ikisi öne çıkıyor. Indispensable and Other Myths kitabında Michael Dorff, 250 büyük şirkette, piyasa değerindeki artışın CEO’ya atfedilebileceğini söylüyor. “Bir numaradaki CEO’nun sunduğu değerle, 250 numaradaki CEO’nun sunduğu değer arasındaki fark, yüzde 0,2’den daha az. Demek ki, süperstar CEO kavramı (belki birkaç istisna dışında) hiçbir anlam ifade etmiyor.” Peters ‘başucu kitabı’ olarak nitelendirdiği bir kitaptan daha bahsediyor: Boris Groysberg’in Chasing Stars’ı. “Sonuç bölümüne bayıldım: X bir yerde süperstarsanız ve Y’ye geçtiyseniz, süperstarlığa veda edebilirsiniz.”

Peters bu kitapları egolarımızı sarstığı için sevmiyor. “Onları seviyorum çünkü dünyadaki en parlak insanlar olmadığımızı anlamamıza yardımcı oluyorlar, karar alırken kafamızın içinden 80 milyon şey geçtiğini gösteriyorlar.” 

Kalıpları Kıran Bilgi

Nasıl daha iyi liderler olabiliriz? Peters’ın bazı önerileri var. “Bence herhangi bir şeyi yönetenler, daha az finans ve pazarlama, daha fazla psikoloji ve sosyal psikoloji okumalılar.” Bu alandaki en iyi kitaplardan biri de içedönükleri savunan Susan Cain’in Sakinler de Kazanır kitabı. Peters bütün kitaplarında çok coşkulu ve yüksek sesli konuşsa da Cain’in testinde içedönük çıkmış. “Kitaptaki araştırmalar, dışadönüklerin, içedönüklerden fiziksel olarak daha çekici, daha cana yakın ve daha zeki olduklarına inandığımızı gösteriyor. Ancak bu doğru değil, nüfusun yüzde 30’unu, belki de daha fazlasını aslında dinlemiyoruz.”

Diğer bir kitap da Frank Partnoy’dan Wait. Uzun yıllar önce Peters, Dallas Cowboys takımının başkanı Tex Schramm’la tanışmış. Gelen kutusunda üç etiket varmış: Gelen, Giden ve Çok Zor. Schramm “çok zor” etiketlilerin eninde sonunda yok olduklarını görmüş. Sadece o meseleyi dört-beş kez sorarlarsa onlarla ilgileniyormuş. “Partnoy bunun neden işe yaradığını gösteriyor.” 

Stanford’dan sosyal psikolog Walter Mischel’in yazdığı The Marshmallow Test, bekleme meselesine başka bir yaklaşım getiriyor. (Marşmelov testinde, çocukların önüne bir marşmelov konuyor ve yemeden ne kadar dayanabilecekleri gözlemleniyor. Belli bir süre dayanabilirlerse ödül olarak iki marşmelov alacakları söyleniyor.) “Mischel bir şeyleri erteleme yeteneğinin bizi insan yapan şey olduğunu söylüyor.” 

Peters, Richard Branson’ın The Virgin Way kitabını da beğenmiş. Kitabın 150 sayfalık ilk bölümü tek bir başlıktan oluşuyor: Dinle. “Dünyadaki her şeyde dinlemenin esas olduğunu gösteriyor. Branson gibi bir zekâ küpünün, insanların gerçekten okuması gereken bir şey yazması, gerçekten büyüleyici.”

Beklenmedik Yerlerden Gelen İçgörüler

Peters iş dünyasıyla ilgili içgörülerin hiç beklenmedik yerlerden gelebileceğini söylüyor. “Bunlardan biri de Addiction by Design.” MIT profesörü Natasha Dow Schüll, 15 yıl boyunca, kumarhanelerin insanları nasıl Las Vegas’a çektiklerini antropolojik olarak araştırıyor. “Masalardaki kokuyu değiştirirseniz ne olur, insanların masada oturma sürelerini ikiye katlayabilirsiniz. Ya da kumarhanenize giden yoldaki kıvrımları değiştirirseniz, sert bir sola dönüş değil de yumuşak bir dönüş sağlarsanız ne olur, kumarhanenize gelenlerin sayısını ikiye katlayabilirsiniz. Richard Thaler ve Cass Sunstein’in klasikleşmiş Nudge kitabında korkunç detaylar var ve büyük verinin neden önemli olduğunu gösteriyor.” 

Pek çok kitap büyük, tanınmış şirketlerin başarı hikâyelerine odaklansa da, Peters orta ölçekli şirketlere bakmamız gerektiğini düşünüyor. “Bence dünyadaki tüm problemlerin çözümü onlarda.” Peters, George Whalin’in Retail Superstars kitabına bayılmış. Aslında sıkıcı görünen sektörlerde, ‘kutunun dışında’ düşünebilen insanların inovasyonlarını ve büyük oyuncuları alt eden şirketler hakkında 25 hikâye anlatan bir kitap. Hermann Simon’un Gizli Şampiyonlar’ı, çok da önemli olmayan bir konuda yapılan ‘havalı’ bir hareketin piyasa hâkimiyetini nasıl sağladığını gösteren bir sürü hikâye anlatıyor. “Oturduğum yere 30 km uzaklıkta W.A. Coppins adında küçük bir kasaba var ve dünyanın önde gelen çapa üreticisi. Norveç devleti ve ABD Deniz Kuvvetleri’nin çapalarını orada yapıyorlar.” 

Peters yönetim dersleri için tarih okumayı seviyor. “Frederick Kempe’nin Berlin 1961 kitabı, Berlin Duvarı’nın yapımı hakkında 400 sayfalık bir şaheser. Bir kararın biyografisi ve bu devasa kararın etrafındaki karmaşayı ve sıradışılığı anlatıyor. Aynı zamanda, bir yönde atılan küçük bir adımın sonucu nasıl tamamen değiştirebileceğini de gösteriyor.” Peters, Marc Levinson’un The Box kitabını da tavsiye ediyor. Gemicilikte kullanılan konteynerlerin nasıl icat edildiğini anlatıyor. “Konteynerlerle nakliye fikri, limanları yeniden tasarlamadan, liman işçilerini ikna etmeden vs, yapılabilir bir şey değildi. Mevcut durumun yeniden icadı, her şeyi değiştirdi.”

Son olarak, Peters kendimizi gerçek yaşamdan vaka analizleriyle veya sosyal bilimler çalışmalarına dayanan, dikkatlice oluşturulmuş argümanlarla sınırlandırmamamız gerektiğini düşünüyor. “Bence arkadaşlarımızı okuma konusunda teşvik edeceksek, kendi okumalarımızın da yaklaşık yüzde 40’ı kurgu kitaplar olmalı. Genelde 1000 sayfalık romanlar okumam ama Murakami’nin 1Q84’ünü bitirdim. İnsanları anlatıyor; ilişkileri anlatıyor; yaşamın doğrusal olmadığını anlatıyor… Böyle şeyleri anlarsanız, çok daha iyi bir yaşam sürebilirsiniz.”
Theodore Kinni, strategy+business, 26 Mayıs 2016

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s