DR. MUKHERJEE’NİN TIP YASALARI NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Kendi ağzından dinleyelim:

“Bu kitap tıbbın bilgisi, eksikliği, kesinsizliği ve geleceği hakkındadır. 1995 sonbaharında tıp fakültesine başladığım zaman, müfredat, disiplinin gerekliliklerine son derece uygun görünüyordu: hücre biyolojisi, anatomi, fizyoloji, patoloji ve farmakoloji dersleri gördüm. Dört yılın sonunda, yüz sinirinin beş dalını, hücrelerdeki proteinleri metabolize eden kimyasal reaksiyonları ve insan bedeninin sahip olduğumu bile bilmediğim parçalarını listeleyebiliyordum. Kendimi gerçek tıp uygulamaya başlamak için hazır hissediyordum.

Ama eğitimimde ilerledikçe—onkolojide önce intörn,1 sonra asistan, sonra yan dal uzmanı, sonra da kanserli hastaları tedavi eden uzman doktor oldum—eğitimimin çok önemli bir parçasının eksik olduğunu fark ettim. Evet, mesela çoğu hastada trombosit transfüzyonunun neden sadece iki hafta sürdüğünü anlamak için (trombositler vücutta sadece iki hafta civarında yaşarlar) hücre biyolojisi prensiplerine ihtiyacım vardı.

Anatomi, bir adamın cerrahi bir prosedürden neden bedeninin tüm alt bölümü paralize halde uyandığını (alt omuriliği destekleyen sıradışı bir atardamar bir pıhtı tarafından bloke edilmişti, bu da beyin değil omurilik “felci”ne neden olmuştu) hatırlamama yardım etmişti. Farmakolojideki bir denklem, bir antibiyotik günde dört kez verilirken, ona yakın bir moleküler akrabasının neden günde bir kez verildiğini (iki kimyasal vücutta farklı oranlarda parçalanıyordu) hatırlatmıştı. Ama çok geçmeden fark ettim ki bütün bu bilgiler kitaptan elde edilebilir veya internette tek bir tıkla bulunabilir. Eksik olan bilgi, bu bilgi ile ne yapılacağı idi; özellikle de veriler kusurluyken, eksikken veya kesin değilken… Akut lösemisi olan kırk yaşında bir kadına, sağlığı hızla kötüye giderken zorlayıcı bir kemik iliği nakli yapmak uygun mudur?

tipyasalari_blog

İlk bakışta, ders kitapları ve yayınlanmış klinik denemeler size bir cevap verir. Bu örnekte, standart akıl, sağlığı ve performansı kötüye giden bir hastaya nakil yapılmaması gerektiğini söyler. Peki ama ya bu cevap bu özel kriz durumunda, bu geçmişe sahip bu kadın için uygun değilse? Ya hızlı kötüleşmeye neden olan löseminin kendisiyse? Hastalığının sonucunu tahmin etmemi istese, ona rahatlıkla, bir denemeden elde edilmiş bir hayatta kalma oranı söyleyebilirim; ama ya o çizgi dışı bir değerse?

Tıp eğitimim bana pek çok gerçek öğretti ama gerçekler arasındaki boşluklar hakkında öğrettikleri azdı. Görme fizyolojisi hakkında tez yazabilirim. Ama ağır akciğer hastalığı olan ve kendisine “evde oksijen” tedavisi verilmiş ama “evi” olmadığı için utancından yanlış adres vermiş olan bir adamın uydurduğu öykünün penceresinden bakmam gerekmemişti hiç… (Ertesi sabah, üç ünitenin teslimatını yapmaya çalışan şirketten öfke dolu bir telefon geldi; teslimatı yapmaya çalıştıkları yer Boston’da araba parçası satan bir mağazaydı.)

Tıbbın bu kadar yasasız, kesinlikten uzak bir dünya olmasını hiç beklememiştim. Parçaları, hastalıkları ve kimyasal reaksiyonları zorlayıcı şekilde adlandırmanın—frenulum, otit, glikoliz—doktorların, büyük ölçüde bilinemeyen bir bilgi alanına karşı kendilerini savunmak için icat ettikleri bir mekanizma olup olmadığını merak ettim. Gerçeklerin çokluğu daha derin ve önemli bir sorunu örtbas etti: Bilgi ile (kesin, sabit, mükemmel, somut) klinik akıl (kesin olmayan, değişken, kusurlu, soyut) arasındaki uzlaşma.

Bu kitap benim için, bu iki bilgi alanı arasında uzlaşma sağlayacak vasıtaları keşfetmeme yönelik bir araç olarak başladı. Bu kitapta tanımladığım şekliyle “tıp yasaları” gerçekten kesinsizliğin, belirsizliğin ve eksikliğin yasalarıdır. Bu yasalar, bu güçlerin rol oynadığı bütün bilgi disiplinlerinde aynı şekilde geçerlidir. Bunlar kusurluluk yasalarıdır. Bu kitaptaki hikâyeler gerçek kişilere ve vakalara aittir ama isimler ile kimliklerin yanı sıra bazı bağlamlarla teşhisleri de değiştirdim. Konuşmalar kelimesi kelimesine kaydedilmedi; hafızamda kalanları kendi kelimelerimle aktardım. Bazı durumlar, testler ve denemeler de, hastaların ve doktorların gizliliğini korumak için değiştirildi.

Harry Potter’da, çocuk kitabı görünümündeki o bilimsel eserde, bir büyücülük öğretmeni, eğitim gören genç cadı Hermione Granger’a, büyücülük kariyeri yapmak için Büyü Yasaları’nı öğrenmek isteyip istemediğini sorar. “Hayır” der Granger. O, yasaları, dünyaya biraz faydası dokunabilsin diye öğrenmek istiyordur. Granger için, büyü yasalarının var olmasının nedeni büyüyü devam ettirmek değildir. Onlar dünyayı yorumlamaya yarayan araçlar olarak vardır.”

tipyasalari_k2

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s