Yapay Zekânın ve Kuantum Bilgiişlemin Jeopolitiği

1

Günümüzde teknolojik gelişmenin en önemli iki alanı olarak Yapay Zekâ (YZ) ve Kuantum Bilgiişlem (KB) öne çıkıyor. Her iki alanda da bugün başı çeken ülkeler ABD ve Çin. Bu iki teknolojinin ortak özelliği ekonominin ve toplumsal yaşamın bütün dallarına nüfuz edebilecek ve derin dönüşümlere yol açabilecek nitelikte olmaları. Dolayısıyla bu iki alandaki gelişmeler devletler arasında ekonomik, askeri ve teknolojik bakımdan muazzam bir farklılaştırıcı kuvvet haline gelmekte ve yeni tür bir silahlanma yarışını tetiklemekte, bu da sonuçta YZ’nin ve KB’nin ilerleme hızını daha da artırmaktadır.

YZ’nin ve KB’nin genişliği, bu iki teknolojinin savunma, diplomasi, istihbarat, ekonomik rekabet gücü, sosyal istikrar ve enformasyon ortamını etkileme yeteneği dikkate alındığında, YZ ve KB geliştirme ve uygulamasına en atak şekilde yatırım yapacak ülkenin ekonomik bakımdan en güçlü ülke haline gelmesi olasıdır.

2

Makine öğrenmesi yeni muharebe türleri ortaya çıkaracaktır. Siber saldırının ve siber savunmanın gelişkin biçimlerinin yanı sıra otonom ve yarı otonom silahların çeşitli biçimleri geliştirilecektir. Bunlara en erken ve atak şekilde yatırım yapan ülkenin askeri üstünlük elde etmesi mümkün olabilecektir. YZ’nin daha genel amaçlı biçimleri, bilimsel ve teknolojik araştırmaları hızlandıracaktır. Bu sayede, sözgelimi enerji üretimi için bir füzyon reaktörü geliştirmeyi başaran ülke muazzam bir avantaj sahibi olacaktır. Belli bir ülkenin kahredici bir teknolojik üstünlük elde etmesi söz konusu olabilecektir.

İkinci kuantum devrimi

İlk kuantum devrimi 20. yüzyılın başlarında kuantum teorisinin ortaya çıkmasıyla gerçekliğin doğasına ilişkin sırları açığa çıkarmıştı. Şimdi ikinci kuantum devrimine tanık oluyoruz ve söz konusu teori dönüştürücü teknolojilere uygulanmaya başlıyor. Kuantum teknolojisinde gelişme bir dizi önemli alanda sıçrama vaat ediyor. Bilgiişlem gücünde üssel büyüme makine öğrenmesinde ve karmaşık simülasyon uygulamalarında sıçrama yaratabilecek. Kriptografiyi ve iletişimi de radikal şekilde dönüştürebilir. Şifrelemenin en yaygın biçimlerini çözmek kolaylaşırken enformasyonu şifreleme imkânları çok gelişecektir. Kuantum duyulamayla meteoroloji ve navigasyon mükemmelleşebilir.

2016’da Çin ilk kuantum uyduyu fırlattı. Böylece bugün Çin ile Avrupa arasında kuantum şifrelenmiş görüntülü arama yapılabiliyor. ABD’de de Temsilciler Meclisi Ulusal Kuantum İnisiyatifi yasasını çıkardı. Beyaz Saray Eylül başında topladığı kuantum zirvesiyle bilim ve enerji alanında kuantum araştırmalarında yeni girişimler başlattı.

Kuantum iletişim altyapısının genişlemesi enformasyon güvenliğini iyileştirecek. Kuantum bilgisayarların klasik bilgisayarlardan daha üstün olduğu noktaya gelindiğinde değişim hızlanarak artacak.

Bu alanlarda geri kalmak, diğer ülkeler için bir risk oluşturacaktır. Geçmişte petrolün veya nükleer teknolojinin bunlara sahip olan ülkelere ne kadar büyük avantajlar sağladığı düşünülürse 21. yüzyılın temel farklılaştırıcı teknolojisi olarak YZ ile KB’nin kazanacağı jeopolitik önem daha iyi anlaşılır.

İki kutuplu dünya

Bugün dünya yeni bir iki kutuplu savaş dönemine girmiş gibidir. YZ ve KB alanlarında bir silahlanma yarışı yaklaşıyor ama bu geçmişteki savaş gemilerindeki ya da nükleer silahlardaki yarıştan farklı olacak, çünkü bu teknolojiler çok farklılar, kaldı ki donanımdan çok yazılımdan oluşuyorlar. Sadece askeri bir yarış değil bu yani. Bu teknolojilerin sivil ve askeri kullanımları arasındaki ayrım çizgisi giderek daha bulanık olacak.
Bugün sadece ABD ile Çin büyük YZ şirketlerine sahip bulunuyor: Google, Apple, Amazon, Facebook ile Baidu, Tencent ve Alibaba. Çin’in YZ stratejisinin en zayıf yanı, şu anda yarı iletkenler. Çin’in yarı iletken firmaları ABD, Güney Kore ve Tayvan firmalarına kıyasla çok daha küçük. Çin’in çip endüstrisi ABD’ninkinin ancak dokuzda biri kadar.

Techonomy dergisinin genel yayın yönetmeni David Kirkpatrick, “YZ ve Çin” başlıklı 3 Ağustos tarihli yazısında, “Çin temel bilgi işlem atılımları bakımından ABD’nin gerisinde olmakla birlikte çok sayıda akıllı bilgisayar mühendisine sahip ve ayrıca bir de kimsede olmayan muazzam bir avantajı var” diyor. Bu da Çin internetinin yarattığı verinin benzersiz büyüklüğü.
Kim en yeni YZ yazılımını eğitmede kullanılacak en çok veriye sahipse onun için YZ daha hızlı ilerleyecektir. Bu veriye de en çok Çin sahip.

Çin’de hemen hemen bütün günlük işlemlerinde akıllı telefon kullanan yüz milyonlarca tüketici var. Mobil ödemeler, kamu hizmetleri, finansal yönetim ve paylaşılan mobilite verileri bir araya getirilebildiği için Çin şirketleri kullanıcılarına ilişkin çok daha derin ve çok boyutlu bir resim elde edebiliyor. YZ algoritmaları bireylere özel öneri getirebiliyor. Bu YZ’nin Çin ekonomisine nüfuzunu hızlandırıyor.

3

Yapay zekâ ve Çin’in yükselişi ve Avrupa

Google’ın eski Çin temsilcisi ve Yapay Zekâ ve Yeni Dünya Düzeni başlıklı kitabın yazarı Kai-Fu Lee, YZ yarışmasının Çin ya da ABD dışında kalan ülkeler için ne anlama geleceğini şöyle özetliyor: “Bu ülkeler halklarını yoksulluğa mahkûm etmek istemiyorlarsa, kendilerine en çok YZ yazılımı sağlayan ülke hangisiyse–Çin ya da ABD–ekonomik bağımlılıklarının koşullarını onunla müzakere etmek zorunda kalacaklardır. O ülkenin YZ şirketlerinin kendi ülkelerindeki kullanıcılardan kâr sağlamaya devam etmesine izin vermeleri karşılığında, halkları için refah sübvansiyonları sağlayacaklardır. Yeni jeopolitik ittifakları bu tür ekonomik düzenlemeler biçimlendirecektir.”

Buna karşılık WorldPost yayın yönetmeni Nathan Gardels ABD Kuzey Amerika, Avrupa ve Avustralya’da ağır basarken Çin’in giderek Güneydoğu Asya, Afrika ve bir ölçüde Güney Amerika’da öne çıkmaya başladığını vurguluyor.

Yapay zekâ bakımından bugün ABD’nin teknoloji imparatorluğunun sömürgesi konumunda olan Avrupa eğer oyunda yer almak istiyorsa kendi yolunu kendisinin çizme yeteneğini tedavi etmelidir. YZ’ye kendi damgasını vurmalıdır. 27 Eylül günü Washington Post‘da yayınlanan “Avrupa için kalk borusu” başlıklı yazılarında Nicholas Berggruen ile Nathan Gardels, Avrupa için en umut vaat edici perspektif ABD ve Çin’den farklı bir yol izlemek olabilir diyorlar. Avrupa kaynaklarını internetin mucidi Tim Berners Lee’nin interneti yeniden ademi merkezileştirme önerisini desteklemeye ayırmalıdır. Böylece dijital getirinin daha adil dağılımını ve kişisel verilerin kontrolünün büyük teknoloji şirketlerinden bireylere geçmesini sağlamış olur.

Veri toplamayı kıtanın kültürüne bağlı olarak kısıtlayarak Avrupa, YZ’nin gelişimini gerek Çin’de gerekse Silikon Vadisinde de ana odak noktası olan tüketici pazarlamasından çok daha sosyal bir yöne yöneltebilir. Avrupa ayrıca temel bilimlerde sahip olduğu avantaja dayalı bir rekabet yolunu seçebilir. Avrupa ülkeleri tıpkı dünyanın en büyük parçacık hızlandırıcısı olan Büyük Hadron Çarpıştırıcısını yaratmak üzere bir araya geldikleri gibi insan becerilerinden daha üstün süper zeki makinelere en önce ulaşma projesinde de bir araya gelebilirler.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s