Hâlâ görmediyseniz, gidip şimdi bakın.
(Ya aşağıdaki linkten videoyu şimdi izleyin ya da oradaki tüm detayların burada verileceğini bilerek okumaya devam edin)
“Polar Bear and Husky” – Stuart Brown @ TED Series
Videoda, Manitoba Kanada’da, bir Sibirya kurduna yaklaşan bir kutup ayısını görürsünüz. 550 kilogramlık ayının yırtıcı bakışları her şeyi açıkça söylemektedir: Kurt ayının öğle yemeğidir. Ardından kurdun vücut dilini fark edersiniz; olan bitende farklı bir fırsat gördüğünü ifade etmektedir. Köpek, kuyruğunu sallayıp başını öne eğmekte ve her köpek sahibinin tanıyacağı bir mesaj göndermektedir: Hadi oyun oynayalım!
Pençeleri kapalı olan ayı doğrulur ve kendini kurda açar. Ardından ikisi bir araya gelir ve unutulmaz bir baleye başlarlar. Anne ve yavrusu gibi sırnaşır ve güreşirler; oyun oynamaktadırlar. En sevimli fotoğraflardan birinde, ayının neredeyse tamamen kapalı gözlerindeki mutluluğu ve neden oyun oynadığımızı anımsatan şeyi görürsünüz: Katıksız zevk için.
Mayıs 2008’de, Pasadena Kaliforniya’daki Sanat Merkezi Tasarım Konferansı’nda bu fotoğrafları sunan Dr. Stuart Brown, bizler de dahil olmak üzere hayvanların oyun oynamaya programlandığı sonucuna varan araştırmacılardan biridir; normal bir şekilde gelişmek için oyuna ihtiyaç duyarız. Oyundan mahrum yetişkinler sıklıkla antisosyal kişilikler geliştirir ve oyundan mahrum fareler ölürler.
Köpek yavruları ve köpekler, ayılar ve yavru ayılar, bebekler ve yetişkinler – oyun bizim için yaşamsaldır.
Bu keşif yıllar önce Johan Huizinga adındaki bir tarihçiyi, “akıllı adamlar” anlamına gelen Homo sapiens olarak anılmamız gerektiğini öne sürmeye kadar götürmüştür. Onun yerine Homo ludens olarak anılmamız gerekmektedir: Oyuncu adam.
Şirketlerimiz bunu hep gözden kaçırır. Bizi, kutup ayılarını gördükleri gibi görürler: Ciddi, açgözlü, yırtıcı. Birazdan da göreceğimiz üzere, bugünün en kurnaz pazarlamacıları bizi gerçekte olduğumuz ayılar ve kurtlar olarak görürler: Oyun oynamaya bayılan hayvanlar olarak.
Hep Oyun, Biraz İş
Bütün bir gün boyunca etrafınızdaki herkesi sadece izleyin.
***
İş konusundaki gözle görülür hırsları hakkında soru yöneltiğinde, bu alanda en başarılı olanlar bunun parayla ilgili olmadığı konusunda ısrar ederler. “Para sadece skor tutmanın bir yoludur” diye bizi temin eder ve kendilerine hatırlatırlar: Para sadece bir ödüldür; iş oyundur.
***
Hep çalışıp hiç oyun oynamamak mı? Böyle bir insan yeryüzünde var mı? Bizler bütün gün oyun oynarız. Ve en iyi pazarlamacılar, arzularımızın derininde yatanı fark ederek cep telefonlarından yatırım şirketlerine kadar her şeyde ona yanıt verirler.
eBay ve Diğer Oyuncaklarımız
Mobil cihaz endüstrisini değiştiren telefonu, Apple’ın iPhone’unu bir düşünün. Ekranına beş saniye için bakın ve ardından şu soruyu sorun; “Bu renkleri daha önce nerede görmüştüm?”
Bu renklerin bize ne söylediğini ıskalamak zordur. Bunlar çocuklukta oynadığımız oyuncaklarımızın canlı ana renklerine sahiptir.
iPhone ekranı, çocukluğumuzun Fisher-Price oyuncakları tarafından kullanılan renklerin aynılarını kulanır: Limon yeşili, açık deniz mavisi, Trix mısır gevreği kırmızısı, Cheerios kutusu sarısı, Kix kutusu turuncusu. Ya ikonlardaki semboller? Basit ve oyunbaz.
Örnek olarak, iPhone’un “mesajlar” için seçtiği ikona bakın. Bu nedir ve bunu ilk nerede görmüştünüz?
Tabii ki: İlk kez çocukken okuduğumuz çizgi romanlarda görmüştünüz. “mesaj” sembolü, Trix mısır gevreğinin limon yeşili üzerine beyaz renkte bir konuşma baloncuğudur.
***
Apple kurulduğu günden bu yana bize bunu vaat etmişti. Bize bir bilgisayar olmadığını, bir zamanlar öğretmenlerimize rüşvet vermek için kullandığımız bir Elma olduğunu söylemişti…
Düşünmeden – Harry Beckwith / Şubat 2012, İstanbul
(Yazının devamı için buraya tıklayınız)