SAĞ KALMA KAYGISININ ÖTESİNE GEÇTİĞİMİZDE

hakikat_blog

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Büyük teknolojik ilerlemelerle ve ahlaki görüşlerin derinden sarsılmasıyla ifade edilen çağımızda üç erdemin anlamını sorgulamadığımız gün geçmiyor:  Hakikat, Güzellik ve İyilik.  Doğru davranışı nasıl bulacağız? Neyin esas olduğunu, neyin yok edilemeyeceğini ve yok edilmemesi gerektiğini, neyin artık geçerli ve haklı olmadığını ve neyin geleceğe aktarılmadan önce yeniden düşünülmesi gerektiğini nereden öğreneceğiz?

Bu türden soruları hiç sormayarak, etraftaki tufana kayıtsız kalarak ya da sadece kendi fikir ve önyargılarımız için destek arayarak medyanın ürettiği cehalet ve önyargı bulutunu giderek koyulaştırmamız işten bile değil.  Bolca iddia ve karşı iddiadan oluşan bir karışımla; daha önce benzeri görülmemiş, sürekli düzeltilip değiştirilen bir yaratı karmaşasıyla; kontrolsüz, kafa karıştırıcı ve büyük ölçüde incelenmemiş bir etik ortamla karşı karşıyayız. Yine de ümitlerimizi taze tutuyoruz, belki de küreselleşmenin insafsız gerçekleri sonunda bireyleri, grupları ve kurumları, herhangi bir mutlak ahlak kuralını aşan bir “iyilik” kavramı aramaya zorlayacak.  Belki dijital medyanın varlığı, yeni bir Aydınlanma çağı potansiyelini işaret ediyor, kim bilir?

18. yüzyılın sonlarına doğru Avrupalı düşünürler ve yeni kurulan devletler kuşkuculukla harmanlanmış mantığın işleyişinden, önyargının azalması ve toleransın yükselişinden, bilimsel düşünceden, teknolojik ilerlemenin gerçekleşmesinden ve iyi tasarlanmış güçlü kuruluşların ortaya çıkışından ilham almışlardı. Bunlar ve başka faktörler herkesin yaşama, özgürlük ve mutluluk arayışına hakkı olduğu anlayışının oluşmasını sağlamıştı. 19. ve 20. yüzyıllardaki zorlayıcı dönüşümlere rağmen bu anlayış canlı kaldı.

Kuşkusuz iki kez Aydınlanmanın şerefine kadeh kaldırıldı, ama henüz üçüncüye sıra gelmedi. Tüm parlaklığına karşın Aydınlanma hâlâ ziyadesiyle Batılı. Aydınlanma fikirleri tam anlamıyla evrensel değil. Bu fikirler büyük ölçüde Batı Avrupa’da, iyi ifade gücü ve itibar sahibi bir felsefeciler grubu tarafından oluşturulmuştu; felsefecilerin kuşkusuz hepsi erkekti ve neredeyse hepsi dini kuralları uygulayan Hıristiyanlardı.

Gerçek anlamda evrensel bir etik çerçeve oluşturmak istiyorsak Konfüçyüsçülükten Müslümanlığa, Budizmden seküler hümanizme kadar diğer önemli felsefi ve dini geleneklerden güçlü fikir ve kavramların dikkate alındğı, bunlara dayanarak gelştirilen, ayrıca kıtaların yerli halklarının temel kavramları ve uygulamalarını dışlamayan bir etik sistem yaratmalıyız.

Derin bir bilgelik birçok kültürel geleneğin özelliği. Bu girişim çeşitli noktalarda başlamış olabilir fakat güçlenmesi için sürekli bir diyalog, karşılıklı öğrenim ve bolca alçakgönüllülük gerekiyor.

Tariha aşina olan hiç kimse sözünü ettiğimiz üç erdemin kaderi hakkında güvenli bir tahmin yapamıyor. Hakikatle ilgili olarak kuantum fiziğinin belirsizliğini ya da Öklitçi olmayan geometrinin kanunlarını kim öngörebilirdi? Güzellikle ilgili olarak Marcel Duchamp’ın pisuarıyla başlayan ve Damien Hirst’ün köpek balığıyla sonlanan bir yüzyıl bize neler vaat eder? İyiliğe gelince, bir yandan bilimciler insan klonlamaya başlarken bir babanın kızını “namus için” öldürdüğü zamanlar (bizim zamanımız) için ne diyebiliriz? Yazar Virginia Woolf ‘un deyişiyle: “Aralık 1910’da ya da civarında insan karakteri değişti.” Bu cümle türümüzün son yüzyıl içinde aldığı biçimi çok iyi tarif ediyor.

Kalıcı olmayı umut eden her toplum bu üç temel kavram ve değerin sonraki kuşaklara aktarılmasını sağlamalı. Çünkü hakikat, güzellik ve iyilikle tanımlanan (ya da en azından bunların arayışına adanmış) yaşam biçiminden vazgeçersek, hangi açıdan bakarsak bakalım, herşeyin yapılabildiği, hiçbir şeyin değer taşımadığı bir dünyada yaşamaya mahkum oluruz… Bir karanlık çağda…

Çocuklara ve genç beyinlere bu üç erdemin nasıl sunulması ve daha ileri yaştakilerin bunları nasıl yeniden düşünmeleri gerektiğini araştırmamız gerekiyor. Soyağacında bir kuşak çeyrek yüz yıla denk geliyor. Az buz değil…

Howard Gardner’ın Hakikat, Güzellik ve İyilik kitabından derlendi.

 

Mutluluk ve Anlam (3 kitaplık set)

Mutluluk ve Anlam_Set

Yazar: Clayton Christensen – Howard Gardner – Benjamin&Rosamund Zander

Olmak İstediğim İnsan, Çoklu Zekâ, Yaşam Sanatında Ustalaşmak

Modern insanı tanımlayan önemli özelliklerden biri “hız”. Üretim hızlı, tüketim hızlı…

Hayat çok hızlı akıp geçiyor, düşüncelerimiz, duygularımız çok hızlı değişiyor. Hızla tükenen bir ömre daha çok şey sığdırmak için hep daha hızlı olmak gerektiği öğretiliyor. Hızlandıkça otomatikleşiyor, makineleşiyoruz. Makineleştikçe talimat beklemeye başlıyoruz. “Şu kadar adımı tamamlarsanız hayatın anlamını bulursunuz” yaklaşımı, bu makineleşmeyi perçinleyen talimatlarla benliğimizi şekillendiriyor. Hiç bitmeyen adımları daha hızlı aşmak için koşuyoruz. Yavaşlarsak düşeriz zannediyoruz.

Oysa insanlığın ortak benliğine yön veren fikirler, durup bir an nefes almayı, düşünmeyi tercih eden beyinlerden çıkıyor. Sadece “adım adım içsel bir yolculukla” yetinmeyenler, hayattan öğrenip gerçekçi hedeflerle yol alıyorlar.

Ünlü bir orkestra şefi, bir eğitim teorisyeni ve bir inovasyon gurusu zihinsel yolculuklarında yol arkadaşı arıyorlar. Yanlarından koşarak geçip gidebilirsiniz ama bir gün durduğunuzda neden koştuğunuzu hatırlamayacaksınız bile.

Hakikat, güzellik ve iyiliğin peşine düşüp yaşam sanatında ustalaşmaya çalışanlar, olmak istedikleri insana bir adım daha yaklaşıyorlar.  

Howard Gardner Olağanüstü Tezi “Çoklu Zekâ”yı Anlatıyor

Gardner, mevcut muhafazakâr eğitim sisteminin karşısına bir kez daha zengin ve yepyeni kanıtlarla çıkıyor.

“Bundan yirmi beş yıl sonra çeşitli zekâların doğası ve sınırları hakkındaki düşüncelerimizin bugünkü anlayışlarımızdan son derece farklı olacağına eminim. Evrim yoluna devam edip ortak aklın öne sürdüğü mantığa ve kategorilere meydan okuyor. Ama çoklu zekâ fikrinin hayatta kalacağına inancım tam. Çünkü ‘genel zekâ’ anlayışlarını destekleyecek veriler ne kadar artarsa artsın kişiler arasındaki muazzam farklılıklara ve rengârenk yetenek veya zaaf profillerine yine açıklama getirmemiz gerekir. Bu olguların her ikisi de çoklu zekâlara dayanan bir açıklama gerektirir. Dahası, o tarihe kadar, belki temporal lobların derinlerinde ikamet eden ayrı bir varoluşsal zekâdan bahsetmenin anlamlı olup olmadığını da anlayabiliriz.”

– Howard Gardner

Çoklu Zekâ (mart’13)

Çoklu Zekâ

Yazar: Howard Gardner

“Hakikat, Güzellik ve İyilik”in yazarından…

“Howard Gardner’ın sentezleyici zihni ve engin bilgeliği, ele aldığı herhangi bir konuyu heyecan verici bir düşünsel maceraya dönüştürebilir. Bu manifesto, kulak verdiğimiz takdirde, çocuklarımızın geleceği için muazzam bir fayda sağlayacaktır.”Mihaly Csikszentmihalyi

Howard Gardner’ın bireysel yetkinliğe vurgu yapan olağanüstü tezi, klasikler arasında gösterilen eseri Zihin Çerçeveleri’nin yayınlandığı yirmi yıldan bu yana eğitimin çehresini değiştirdi. Bugün binlerce eğitimci, ebeveyn ve dünyanın dört bir yanından araştırmacı, çoklu zekâ teorisinin ortaya koyduğu pratik çıkarımları ve uygulamaları hayatına dahil etmiş durumda. Müziksel zekâdan içsel zekâya uzanan geniş bir zihinsel yelpazeyi gözler önüne seren Gardner’ın devrim yaratan tespitleri, insanoğlunun kendini anlamasına hizmet edecek bir kapıyı araladı.

Çoklu Zekâ’nın bu yeni baskısı, 1993 yılında yayınlanmasından bu yana dahil edilmesi gereken tüm gelişmeleri kapsıyor ve bugüne kadarki en kapsamlı içeriği sunuyor. Gardner, mevcut muhafazakâr eğitim sisteminin karşısına bir kez daha zengin ve yepyeni kanıtlarla çıkıyor.

“Zekânın bir ‘zekâ testi’nden elde edilecek IQ derecesiyle ölçülemeyecek kadar karmaşık olduğunu düşünenler için, Gardner’ın kitabı iç rahatlatıcı bir çalışma ve insanoğluna yepyeni bir gözle bakabilmenin kapılarını aralayan bir yapıt.”-Isaac Asimov

(Detaylı bilgi için kapak görseline tıklayınız)

“Hakikat, Güzellik ve İyilik” (eylül’12)

Yazar: Howard Gardner

“Gardner’in Zihnin Çerçeveleri isimli kitabıyla başlayan çığır açıcı görüşleri, bu muhteşem kitapta yeniden vücut buluyor.”

Warren Bennis

 “Howard Gardner’ın sesinin kolektif sahnede olması hepimiz için ilham verici.”

Peter Galison, Harvard Üniversitesi


Antik çağlardan bu yana, filozof, teolog ve sanatçılar medeniyeti tanımlayan erdemleri tarif etmek ve sınıflandırmak için çalıştılar. Hakikat, Güzellik ve İyilik’te, tanınmış eğitim profesörü Howard Gardner büyük teknolojik ilerlemelerle ve ahlaki görüşlerin derinden sarsılmasıyla ifade edilen çağımızda, üç erdemin anlamını keşfe çıkıyor. Etik; kontrolsüz, kafa karıştırıcı ve büyük ölçüde incelenmemiş bir alan olarak bugün hala karşımızda duruyor. Bu koşullarda doğru davranışı nasıl bulacağız? Neyin hakiki ve güzel olduğuna kim karar veriyor?

Hakikat, Güzellik ve İyilik, neyin esas olduğunu, neyin yok edilemeyeceğini ve yok edilmemesi gerektiğini, neyin artık geçerli ve haklı olmadığını ve neyin geleceğe aktarılmadan önce yeniden düşünülmesi gerektiğini gözden geçirmek için eşine az rastlanır bir çalışma.

(Detaylı bilgi için lütfen kapak görseline tıklayınız)